13 Ocak 2010 Çarşamba

Anne Yoksa Ben Avatar mıydım??


Eveeeetttt sonunda Avatar'ı izleme şerefine nail oldum :))
Görsel bir şenliğin yanında, konusunu da beğendim. Yıllardır aynı konuda yüzlerce film yapıldı, içinde aşk olan savaş olan, bir kahraman olan.. Alışmıştık biz bu tür filmlere, ama neden bilmem avatar beni diğerlerine göre daha çok etkiledi...
Tipik Amerikalılar, 'Biz film yaparız, kendimiz de eleştirmeyi biliriz!' modundan çıkamamışlar. Her ne pahasına olursa olsun gözünü hırs bürümüş Amerikan askerleri, komutan konuşup gaz verirken, 'yeaaahhhh' nidalarıyla kaslı kolarını kaldırırlar, kafalarını bizim değimimizle emme basma tulumba misali öne arkaya sallarlar. Sonra hücuuummmm.. Ama galip gelen hep iyi taraftır :)) İşte bir klişe.. Ama dediğim gibi Avatar'da bu beni çok da rahatsız etmedi...
Ben daha çok 3D keyfini sürmenin ve o rengarenk cümbüşten gözlerimi alamamanın verdiği hoş duygularla izledim filmi..
Sinema salonu için Kanyon'u tercih edenlerdeniz, çünkü İstinye Park sinema salonları 1 hafta kadar doluydu, nasıl bir tercih bu orasını anlamak pek zor olmasa gerek :))
Ama Kanyon sinemaları da gayet yeterli ve güzeldi..
Artık sevdiğimiz saydığımız oyuncular Kenan İmirzalıoğlu ve Uğur Yücel'in Ejder Kapanı'nı bekliyoruz heyecanla.. 22 Ocakta geliyormuş. Fragmanını izledim de etkileyiciydi..
Zaten bu aralar bir Ezel hayranlığımız söz konusu. Pazartesi akşamları televizyonun ilk çıktığı zamanlarda, televizyonu olan eve toplanıldığı gibi, biz de bir eve toplanıp Ezel izliyoruz, yaratıcı yorumlar eşliğinde :) Maksat topluca bir aktivite yapmak.. (Poker ilk tercihimizdir :))
Kendime bir uğraş bulma çabasındayım, kafamı meşgul edecek, yerli yersiz düşünmekten beni kurtaracak bir aktivite.. Acaba ne? Onu henüz bulamadım ama üzerinde çalışıyorum. Kısmet, şansıma, bahtıma ne çıkarsa.. Yeni gündem bu mudur? Bu'dur...

0 yorum: